26 Nisan 2018 Perşembe

suçlu belli olsa da… Kitleyi işleyen, fertler üzerinden mağdur olduğunu yada olmaya çalıştığını gösterip, suçluların sürekli altına sığındığı bahanelerle bertaraf edilmeye çalışılmıştır. 


“Kitleler insanlık tarihinde pek büyük roller oynamışlarsa da bunların tesirleri bugünkü kadar önemli olmamıştır. Kitlelerin şuursuz hareketlerinin fertlerin şuurlu faaliyetleri yerine geçmesi çağımızın başlıca vasıflarındandır” der, Le bon, kitabının önsözünde.
Geçen hafta yaşadığımız olaylar ve akabinde kitle liderlerinden gelen çıkarımlar tamda bu noktada önemlidir.  Burada tam tersi bir durum vardır. Kitleler şuurlu davransa da kitle içine yerleştirilmiş şuursuz ve kitle liderlerinin önceki hareketlerine göre güdülenen fertler konuyu buraya getirmiştir. SUÇLU FERTLER DEĞİLDİR!
Yaptıkları, liderlerin veya sözcülerin istekleri doğrultusunda kendini “açığa vurum” şeklinde vuku bulmuştur. Bu ille bir örgüt veya birlikte hareket eden topluluk şeklinde olmak zorunda değildir.  Bir kulüp başkanı ve ya bir derneğin ve ya bir topluluğun yıllarca içine yer etmiş, sürekli şiddetle işlenmiş ve beslenmiş duygular kendini açığa vurmuştur. Siyasi erk, bu konuya kendi çıkarları doğrultusunda yön vermiş, daha önce şiddete yönlendirilen ve ya şiddetle beslenen bu zavallı kitle, mağdur sıfatını oynamaya başlamıştır. Mağdur sıfatı suçluların daha sonra fayda sağladığı bir olguya dönüşmüştür.
Fenerbahçe stadında yaşanan (suçlunun kesin olarak bilindiği, daha önceki yaşanan olaylardan tecrübesi sabit olan kişi kurum veya kuruluş) bu durum; suçlu belli olsa da… Kitleyi işleyen, fertler üzerinden mağdur olduğunu yada olmaya çalıştığını gösterip, suçluların sürekli altına sığındığı bahanelerle bertaraf edilmeye çalışılmıştır. bu olay, sadece üzerlerinde söz sah
Kendilerini her olayda mağdur gösterip, türlü bahaneler ile sürekli yaptıklarını örtbas etmeye çalışan bu kitle ve liderleri, daha önce karşı durduğu siyasi gücü, hem iktidarın seçim çalışmaları, hem de mağduru yaratmak nedeniyle yanına alarak yine başarılı olmuşlardır. İyi yöneticilerin masa başı bağlantıları her zaman kuvvetli olmalıdır. Bu durum bunun en güzel örneğidir.
Her ne kadar Le Bon’un kitabında kitle duygularından değişken olarak görsede, vahşet mutluluk gibi ters duyguları bile eklese de olayların içine, son yaşanan olaylı derbide yaratılan, adalet duygusu yüksek gözüken! kişilerin işlenişlerinden haberdar değildir. Güruh olarak adlandırılmaları an meselesidir. Duyguları sadece liderlerinin konuşması ya da takımlarının kötü olduğu halde iyi gösterilmeye çalışılmasıyla alakalıdır.
Asla ama asla haksız olduklarını başka sahalarda yapılan durumların onlarla emsal olmayacağını savunan bu işlenmiş ve kitle haline gelmiş güruh, sürekli söyledikleri kumpas, bazı temmuz tarihleri bazı kurumların suçlanışı ve sürekli tekrar edilişi ile haksız olduklarını çarpıtarak konuyu “vatan savunmasına” kadar getirip esas mağdurların suçlu olduğunu beyanatıyla küfürle karışık değişik duygular yaşarlar, itham ederler, suçlarlar ve sizi siyasi erke şikayet edip, zaten masa başında kazandıkları başarılar ile susturmaya çalışırlar.
Kuvvetsiz adalet ve adaletsiz kuvvet iki büyük felakettir. (Joseph Joubert)
Maçın aynı yerden devam edecek olması, adalet arayışı değil, adalet dağıtıklarını sanan kurumların, güdülmesidir. Güdülen, hiçbir vasfı olmayan ve oraya sadece emir ile gelmiş bireyler, bulundukları kurumların bağlı oldukları üst kurullardan emir alırlar ve “kurallar siyasetin fahişesidir” mantığının yansımamalarıdır.
Adalet, iktidarın kural kitabı değil, işleri için uydurduğu metinler topluluğudur, yazılı değilse bile kitle içinde kendini geliştiren fertler bu durumu bilir ve ona göre yaşar!
Sonuç olarak;
Fert daha önce biriktirdiği “kin nefret ezilmişlik veya karşı durma duygusunu, en küçük sorunda büyük hiddet ve şiddetle dışarı vurmuştur. Bu dışa vurulan şiddetin mutlaka deklanşör sesi altında “eskiye dayanan, eskiden gelen ve liderlerin söyledikleri (kulüp başkanları , kitle veya futbol teknik direktörleri) hedef gösterdikleri kişi veya kurumlarla ilgili art bellek mevcuttur. Bu dışa vurum kitleler içindeki şuursuzların kendi hareketleri değil, birilerinin daha önce yaptıklarından cesaret alıp kendini sahneye atma çabasıdır.
Le bon’un “Kitlelerin Psikolojisi “kitabı önsözünün son paragrafı; gecen hafta Fenerbahçe stadyumunda yaşanan olayların ve arkasında aranmaya çalışılan ve mağdur olanı hedef gösterip, kitleleri bu yönde yönlendirme durumuna özetlemektedir. Yine aynı kitapta “unutulmaz olan olaylar insanların iç dünyalarındaki görünmez değişikliklerin, görünen eseridir, der. Siz insanları kaldıramayacakları kadar şiddet ve hedef verirseniz, onlarda belirli olaylarda kitleler ile birlikte kendilerini mutlaka topluma ya da sahneye gösterme çabasında olacaklardır. KİTLE DEMEK CESARET DEMEKTİR.
Adalet bir gün herkese lazım olacaktır.
Ercan Nogay Alper
ercannogayalper@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen değerli yorumlarınızı bizlerle paylaşınız.

About