1986 senesiydi. Meksika'da düzenlenen 1986 Dünya Kupası'nda çeyrek finaller oynanıyordu. Bir gün önceki Fransa-Brezilya randevusu nefesleri kesmişken, gözler Azteca Stadı'ndaki Arjantin-İngiltere buluşmasına çevrilmişti.
1982'de Güney Amerikalıların Falkland Adaları'nı işgal etmesiyle iki ülke arasındaki gerginlik tavan yapmıştı. Yaşamlarını kaybeden 258 İngiliz, 649 Arjantinli akıllardaydı...
Sonradan topa Tanrı'nın Eli'nin dokunduğunu açıklayacak Diego, dört dakika sonra yine sahne alıyordu. Kendi sahasından aldığı pasla metrobüs misali trafiğe takılmayan maestro, kim bilir Tanrı'nın sahadaki ayağı oluyordu. 60 metrelik koşusunu, inci misali ipe dizdiği İngilizlerle süsleyen yıldız, muhteşem bir gole imza atmıştı.
Turnuvanın gol kralı Lineker sahne aldığında, daha oynanacak 10 dakika vardı. Siyah İnci Barnes, sol kanattan aktıktan sonra o kadar güzel girmişti ki topun dibine... Kariyeri boyunca her zaman doğru yerde olan futbol düşünürü kafayı vurmuştu.
Maradona sihrini konuşturadursun, Tapia'nın vuruşu direkte patlıyor, Avrupalılar son dakikalarda yine Barnes'la tehlikeli geliyordu. Olarticoechea topa dokunuyor, Lineker gol oluyordu. Meşin yuvarlak çizgiyi geçmediğinden çalan son düdük Arjantin, intikam aldı dedirtiyordu.
Maçtan sonra basın toplantısında konuşan maestro her şeyi özetlemişti: “Bir parça Maradona'nın kafası, bir parça Tanrı'nın Eli.” Kim bilir 22 Haziran 1986, bir futbol maçında aynı oyuncunun attığı en güzel ve çirkin gole sahne olmuştu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Lütfen değerli yorumlarınızı bizlerle paylaşınız.