3 Ağustos 2015 Pazartesi

17 maddede Beşiktaşlı Olmak ( onedio )

1. Bir taraftan çok daha fazlası olmaktır ; adaletin, samimiyetin, dostluğun simgesidir Çarşı.



2. Büyük başkan, Süleyman SEBA!





“Şerefli ikincilikler, şerefsiz şampiyonluklardan önemlidir.”
3. Beşiktaşlı duruşu!



4. Beşiktaş'ı üzmesinler..



5. Toplumun en güvenilir kitlesi olabilmektir.



6. ''Van üşüyor, biz de üşüyoruz.''





En duyarlı taraftar olmaktır.
7. Aslolan hayattır, hayat da Beşiktaştır!



8. En önlerde direnmektir!



9. Zeki, çevik ve ahlaklı üçlü; Metin, Ali ve Feyyaz





"Bir, iki, üç gol yetmez,

Dört beş altı olsun.

Metin Ali Feyyaz koysun

Beşiktaşım şampiyon olsun."
10. Son holigan Optik başkan





Beşiktaşlılığı annesinden gelmektedir. Anne tarafından çoğu Beşiktaşlıdır. Dedesi 1940-50′li yıllarda, Taksim Stadı’nda Beşiktaş maçlarını kaçırmazmış. Çok iyi bir Beşiktaşlı olduğu için Mehmet Işıklar’da da etki bırakmış. Dedesinin bıraktığı etkiden dolayı Beşiktaşlı olmuş Mehmet Işıklar. Beşiktaş yüzünden zamanında başına bir şey geldiğinde; yani maçlarda kavga olduğu zaman, karakola düştüğünde, hastaneye gittiğinde, işi gücü bırakıp, okula gitmeyip deplasmanlara gittiği zaman babası annesine kızarmış. ”Senin yüzünden Beşiktaşlı oldu, başına neler geliyor” dermiş.


Beşiktaş dışında hiçbir özel hayatı olmamış Optik Mehmet’in. Doğru dürüst kız arkadaşı bile olmamış. Müzik dinlemeyi çok severdi, özellikle özgün müzikleri. Sokak köpekleri beslerdi. Yaklaşık 40-50 köpeğe bakmıştır; onların aşılarını yaptırır, kimlik kartlarını çıkartır, yavrularını beslerdi. Çoğu zaman onlarla konuşurdu. En iyi dostlarından biri köpeği Sali’ydi. Kahvehanelerden nefret eder. Gezmeyi ve sinemaya gitmeyi çok severdi.- Solcu Optik Çarşı’nın ‘A’sının anarşist işareti olmasında, en politik tribün olmasında Optik Mehmet’in büyük etkisi vardı.’Optik Başkan’ın solcu olduğunu herkes bilirdi. Diğer tribün liderlerinin aksine kendisine ‘reis’ denmesine izin vermemişti.
11. Beşiktaşlılık herkese nasip olmaz.



12. Ben muhalifim; o yüzden Beşiktaş, Çarşı grubundan yanayım.



13. Beşiktaş efsanesi, Süreyya Soner’den efsane bir anı.



14. "Yağmurlu bir günde görmüştüm seni."





Yirmi dokuz yaşındayım, öyle anlatılabilecek pek bir yanı yok hayatımın aslına bakarsanız. ama şunu çok açık söyleyebilirim ki, aklımla kalbimin birbirini onayladığı ender kavramlardan birisi Beşiktaş. Aklım, kalbim, kanım, ellerim, ayaklarım, hepsi diken diken oluyor Beşiktaş dendiğinde. konuyu zorlaştıralım biraz. bu tüm organların ayrı ayrı ne yaptıklarının farkında olduğunu düşünelim. Mesela kalbin inat edip atmadığını, Beşiktaş’ım için atmadığını. Kalanım yeter herhalde, var gücüyle, Beşiktaşlı olmaya.


Gerçi bunu anlayamayacaklar da var. Son günlerde, yöneticiyiz diye başında oturan insanların yaptıkları yüzünden çamur atıldı "benim Beşiktaşım"a. Değerleri, tarihi, kültürü gözardı edilerek lümpen muhabbetlerine malzeme oldu. Hakkında yazılan entry sayılarına göre diğer kulüplerle kıyaslandı. Ben Beşiktaş demeyi öğrendikten birkaç yıl sonra doğmuş Delgado’nun büyük futbolcu olmayışı ile benim Beşiktaş sevgime laf söylendi mesela. Ben ilk maçıma gittiğimde daha doğmamış Bobo ile Beşiktaşkım sorgulandı. Severim her iki futbolcuyu da, ayrı mesele, ama "Şenollar Birollar gider Yusuflar Şanlılar gelir" diye büyüdük biz, büyüktük. Büyükten daha büyüğü bulmasını biliriz, büyüğüz. Rakip takım kaptanına "adam gibi oynayın" diyen baba hakkıyız çünkü. Ve onun alnından öptüğü Süleyman Seba’yız, on bin deplasmana gitmiş optik başkanız, siyah beyaz çubuklu formayız, metin ali feyyaz’ız.

anlayabilene tabi. En azından kendimize.


Tüm o söylenenler mi? Gülüyorum sadece. Beşiktaşlı olmak bu benim için: "kalbim atıyor." Bilmeyene söyleyeyim, meşin bir kalbim var benim; beyaz altıgen ve siyah beşgenlerden oluşuyor.
15. ''Bizimkisi bir aşk hikayesi; siyah beyaz film gibi biraz.''





Başka takımları tutup, Çarşı'yı çok sevmektir.
16. Emrah Serbes





“Küçükken Beşiktaş yenildiğinde ağlıyordum, kafamı duvarlara vuruyordum. Ayrıca ilk holiganlardanım. Çatapatlı bir tabancam vardı. Gol olduğunda balkona çıkıp sıkardım onu. 7 yaşında bir maganda gibiydim.”
17. "Neden Beşiktaşlı Oldum?" Ali Lidar anlatıyor;





"Beşiktaş’lı oluşumun hikayesi bir tür çaresizlik ve yokluk hikayesidir. Beş altı yaşlarındayım. Yıldıztepe Mahallesinde oturuyoruz. Evimizin tam karşısında geniş bir arsa var. Mahallenin çocuklarıyla beraber sabahtan akşama kadar it gibi top koşturuyoruz. Takım falan tutmuyorum henüz ama kırmızıyı çok sevdiğimdenGalatasaray’a yakın gibiyim.

Kahvaltı sonrası kendimi arsaya attığım her zamanki günlerden bir gün. Bir kaç arkadaş bekliyor zaten. Birlikte minyatür kale maç yapmaya başlıyoruz. Bir süre sonra yanımıza geliyorlar sırıta sırıta. Şimdi isimlerini bile anımsamadığım iki kardeş. Sırtlarında pırıl pırıl Galatasaray formaları. Babaları Almancı, izne gelirken almış hediye diye. Nasıl da güzeller. O güne kadar ne benim ne de diğer çocukların forması olmamıştı hiç. Geberiyoruz kıskançlıktan. Resmen geberiyoruz. Devam ediyoruz bir süre sonra maça ama kimsenin oyunla alakası kalmamış. Herkesin aklı formalarda. Bırakıyoruz maçı. Ben fazla dayanamayıp koşarak eve gidiyorum. Babam işte. Annem evde. Soluk soluğayım. Annee diyorum, anne n’olur bana forma alalım. Gülüyor annem önce. Israrımı görünce de bağırmaya başlıyor. Para nerde diyor, kardeşinin götüne bez alamıyoruz sen forma derdindesin. Sahi ya lan. Bizim paramız yok ki. Zaten ben bildim bileli hiç olmadı ki paramız. Neyse.. Çekiliyorum bir köşeye burnumu çeke çeke ağlıyorum. Annem kapı aralığından bana bakıyor. İyice abartıyorum ağlamayı. Annem yan odaya geçiyor. Takır tukur sesler. Hiç dışarı çıkasım yok. Ağlamayı da kestim. Mal mal oturuyorum. Annem sesleniyor. İsteksizce yanına gidiyorum. Bir şey uzatıyor bana. Eski siyah T-shirtümün üzerine beyaz atlet parçaları dikip forma yapmış. Arkasına da 7 rakamı dikmiş. Anne diyorum bu Beşiktaş forması. Ben Galatasaray istiyorum. Olsun oğlum diyor bu daha güzel. Hem bak 7 numara bu Feyyaz’ın forması. Forma bir şeye benzemiyor aslında. Alelacele çocuk avutmak için yapılmış uyduruk bir şey. Ama annem o kadar güzel gülüyor ki. O dakika karar veriyorum. Ben artık Beşiktaş’lıyım..

Velhasıl neden Beşiktaş sorusunu duyduğumda sallama cevaplar verirdim bugüne kadar. İlk kez itiraf ediyorum. Beşiktaş’lıyım çünkü paramız yoktu. Beşiktaş’lıyım çünkü kırmızı tişörtüm yoktu. Beşiktaş’lıyım çünkü o gün annem bana çok güzel gülüyordu.."


Ali Lidar.

1 yorum:

Lütfen değerli yorumlarınızı bizlerle paylaşınız.

About