Japonya Beşiktaş'ın neresine
düşüyor.
Gereken hırs ve liderlik Atiba'da mevcuttur. |
Hemen yazının başında söyleyeyim,
tam ortasına düşüyor teorik olarak. Pratikte ise önümüzdeki günlerde çözülmeye
çalışılan bir maçta göreceğiz. Gelelim Beşiktaş'ın içinde olduğu naftalin
kokulu günlerin devamı niteliğindeki bu süreç.
Yüreğimizin taptaze olduğu zamanlardan
çürüdüğü zamanlara efsane bir geçiş yaptık, Ekrem Dağ gibi olduğumuz yerde dönüyoruz.
Bir göz gezdirelim duruma; Love
kazması Alanyaspor’un elinden Lewandowski sanılarak alındığı günden itibaren burnumuz
yerden kalkmadı. (bunun bir atasözü var ama yazıyı kirletmeyelim) Atanımız iyi
sandık ama kendisi çamaşır makinesi çıktı. Forvet eksikliği orta saha yetersizliği
defans sıkıntısı Fabri’nin gidişi Şenol Güneş’in laz inadı derken; Şampiyonlar
ligi gelmeyince yüksek maaşlı oyuncuların oluşturduğu sönmüş yıldızlar
topluluğu sorunlar yaşamaya başladı. İki senelik şampiyonluğun getirdiği nakit
paralar kur artışına sayılınca ortada kocaman bir borç ve maaş yükü kaldı. Elde
kalan son birkaç kap kaçakta satılarak yerine yenisi konmayınca durum artık
sarpa sarmaya başladı.
Taraftar taraftarlığını yapıyor
ama yönetim artık çay kahve içer gibi röportaj verdiği ekranlardan kaçıyordu. Kulüp
yönetilmiyor sadece idare ediliyordu.
5. Sabahın şafağında kaosu en
üste çıkaracak o büyük o kutlu o Ronaldo vari forvet Beşiktaş'a adım attı. Kış artık
yerine kar boran fırtınaya bıraktı.
Bu futbolcu İnönü de Beşiktaş'ın
bir maçında imPARAtor’un manevi oğluyken gaza gelmiş ve kendini orta saha da
yere atıp maçın 3 3 bitmesini sağlamış, daha sonra gittiği bütün renkli
kulüplerde formayı öpmüş o kulübe canını vermek için salvolarda bulunmuş boylu
poslu tek vuruşları iyi yan top vasat olan bir kardeşimiz. Yıllarca antipati
ile yaklaşılan, sorun yaratacağı kesin olan bu kardeşimizi üstün yetenekleri olan
Sayın Fikret Orman ve transfer komitesi getirip
Beşiktaş’ın ortasına bıraktı. Scout ekibimiz Asya kıtasında araştırma yaptığı sırada,
Trabzon alt yapısında bu 33 yaşındaki keşfedilmemiş ucuz (2.2 milyon Euro) olan
kardeşimizi keşfetti. 6 nokta körler derneği kendilerine plaket vermiş fakat
alamamışlar, bu ne güzel bir transfer.
Diğer 17 takımın aklından geçen
ilk cümle; Ohhhh mis gibi kaos.
Bakın daha 1 sene önce Bayern’i
yener miyiz diye naralar atan taraftar şimdi ise bu yağız Beşiktaşlı yakışıklı
forveti sahiplenmek zorundaydı. Daha ortada para ve konumu ile ilgili sorunlar
bitmemişken hem de!
Bu cümleleri yazarken bile sahiplenme cümlesinin içine “Beşiktaş ögedir
gerisi yüklemdir” yazmak istedim ama kelimeler cümle kabul etmiyor. Ha bu
sırada maaşı ödenmediği için “abi bizim maaşlar ne oldu” diye yönetime soru
soran bütün futbolcular kadro dışı bırakıldı ve formsuz denildi.
Evet bir ikisi formsuzdu, Tolga 3
senedir kalede değildi şimdi mi anlaşıldı, ya Tolgay (bu arada bu arkadaş tam
anlamıyla truva atıymış, savunduğumdan değil maksat soruyu tamamlamak, kendisi
sadece gönderdiğimiz vasat altı bir boş topçu) Love niye tutmadı niye parası verilmedi,
Pepe nerede, Gökhan Töre neden kiralanmadı Orkan neden geri çağrıldı, yönetim bana
sahip çıkın demekten başka ne iş yapıyor, Hoca inattan başka her işi yapıyordu.
Lig başladı üst üste puan kayıpları, içeride mağlubiyetler tam bir çöküş dizisi.
Devre arası yukarıda yazdıklarım yapılmaya
başlandı. Burak geldi Love tolgay Pepe gitti, kiralıklar vs. Taraftar, Başkan Burak
ve anticileri şeklinde mis gibi 4 e bölündü ki zaten bir birlik yoktu.
Evet bu bir netfilix dizisi değil
gözümüz kulağımız her şeyimiz Beşiktaş'ımızın içler acısı haliydi (içim ağrıyor
yazarken)
Derken; Japon kağıt katlama
sanatında usta, güzel gülen Samet Aybaba efektli kardeşimiz kapımızı çaldı yada
davet edildi.
Dünya yeniden bizi yazmaya
başladı, come to Beşiktaş etkisi bir nebze de olsa canlandı.Hiçbir şeyi
unutturmaz ama en azından hafifletir ve ligi 2. Bitirebiliriz.
Yeniden birlik olmalıyız.
“hiçbir şeyi unutmadan ama”
Yönetim çıkıp, gelen nakitlerin
nerelere harcandığını yapılan hataları sevapları tek tek açıklamalıdır. Burak'ı
seven hain Burak'ı sevmeyen Beşiktaşlıdır mantığından vazgeçilmelidir, en
azından 14 hafta. Hoca genç oyuncuları sonucu ne olursa olsun takıma monte
etmeli kırmızı kart sorunu olan arkadaşlarla "go home" denmelidir.
Oğuzhan sene sonuna kadar bakılıp
toparlanmazsa teşekkür edilmelidir. Defans sabit kalmalı, iç sahada sonuna
kadar takım desteklenmelidir. Yönetim taraftarı azarlamak yerine sorunun
kendisinde olduğunu politikanın değişmesi gerektiğini anlamalıdır.
Umut Şafak vs şahıslar
reklamlarını bitirdilerse vedalaşmalı, taraftara küfür eden bu abilerin
Beşiktaş olmadığı sürece bakkaldan manavdan faksız oldukları anlatılmalıdır. Yalan
haberlere verilen cevaplar sertleştirilmelidir.
Bu çekik gözlü kardeşimizle gelen yalancı bahar normal bahara dönüşene
kadar herkes artık susmalı ve işini yapmalıdır.
Burak kardeşimiz büyük hatalar
yapmış biridir, "e adam vurmadığına göre en azından kendini affettirene kadar durumu
gözden geçirilmelidir"
Bayer’i yenmeye çalışırken içerde
Erzurumspor’a nasıl puan veriyoruz sorulması gereken soru budur.
çArşı eski günlerine dönmeli Beşiktaş'a sahip çıkmalı en azından bu sosyal medyadaki ayrıştırıcı dilinden vazgeçmelidir.
Taraftarın yeri tribün takımın
işi sahadır, bu en azından bir süre ayırt edilmelidir, susmak değil sadece bu
yıl bitene kadar en azından sabredilmeli.
Aday olmak isteyen hesap sormak
isteyen seçimde görevini yapmalıdır.
Kaos le uğraşırken Fener kümeden
çıktı
Gs Ümit Öztürk ile 8 galibiyet aldı,
rakibinden teşvik ile forvet devşirdi.
İBFK 6 tane devlet bağlantılı
sponsor bağladı.
Sorarım size şimdi kaos kime yarıyor.
Ha bu arada kimseyi aklamak
derdinde değilim, derdim artık Beşiktaş'ı düştüğü durumdan kurtarmak üzerine
sesli düşünmektir.
Saygı ve Sevgilerimle
Hopa Japon’larından
Ercan Nogay KAGAWA Alper
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Lütfen değerli yorumlarınızı bizlerle paylaşınız.