27 Temmuz 2017 Perşembe

Biz bu Beşiktaş’ı nasıl durdurabiliriz!


Yıl 2002,

İlhan gök kuşağı hareketi ile aşırıyor, hasan şaş sağdan vuruyor ümit davala çuşuyor, alpaylar bilmem kimler terinin son damlasına kadar savaşıyor. Kenarda kim var Güneş gibi pırıl pırıl bir teknik adam. Şenol Güneş.

O tarihe kadar ülke milli takım da anlamında herhangi bir başarı yok. İngilizler kova Yaşarı biliyor. Birde Tarkanı, ha bir de uefa kupasını.

Saha kenarında duran adamın taktik bilgisi önemli değil, bizim için. Türkiye de hemen hemen kimsenin umurunda değil. Kazandığı Bronz madalya da. Peki önemli olan ne? Şöyle ki;

Ülke olarak Televole programları ile tüplü tvlerde izlediğimiz o dönemin şık giyinimli, saçları modaya uygun traşlı şeyleri umurumuzda. Topçu mu? Topçuysa güzel giyinecek, peki teknik adamsa; oda karizmatik olacak, bol takım elbise giymeyecek, saçları rüzgârda savrulmayacak, jöleli olacak. Karizma anlayışımız, duruştan, kültürden okumaktan sahada ki taktikten, saf tertemiz gülüşten ibaret değil, giyimden kuşamdan ayakkabıdan markadan ibaret. Karizmasını az bulduğumuz, başlık atıp “lıght” (kaba tabirle hafif) bulduğumuz, Trabzonspor’u şampiyon yapacakken son anda bu vasfını elinden aldığımız, gittiği her takımdan mutlaka birkaç yıldız yarattığını bildiğimiz halde şans tanımadığımız, bilmem kimleri kalastan yontup gol kralı yaparken bile tebrik etmediğimiz bu adamı şimdi niye başında Beşiktaş’ı batırmış bir adamın olduğu milli takımın toparlanması için göreve davet ediyoruz.

Madem milli mesele neden prim ve maaş sistemi var, bu ülkede milli mesele askerliktir, oda parayla yapılmaz yapılınca adı bedelli olur ve asker olunmaz, kısaca milli takım milli meseledir klişesini kenara koyalım ve kartlarımızı açık oynayalım.

Yıl 2017

Babasının şirketi gibi batırdığı Beşiktaş’ı adeta pimi çekilmiş bomba gibi ortada bırakıp koşar adımlarla Tff başkanlığına giden ama orayı da kısa süre içinde batıran bir adamı oradan göndermek varken niye Güneş. Bu adamın futbolu yönetemediğini görmek söylemek bağırmak varken niye Beşiktaş ve Şenol Güneş!

Çünkü batan Beşiktaş’ın, Fikret Orman’la adeta yeniden şahlanışıyla birlikte spor dünyasında istediği gibi at koşturamayan kişilerin veya kurumların Şenol hocayla adeta en üst seviyeye yükseldiğini görenlerin isteğidir bu. Şenol Güneş Beşiktaş ile asla karizması ile gömdükleri adam olmayacaktır. Beşiktaş gibi bir camianın onun arkasında her ne olursa olsun duracağını biliyorlar, dertleri milli takım değil, dertleri Şenol hocanın başarısı hiç değil, dertleri Beşiktaş’ın bu kadar iyi giderken durdurmanın imkansızlığı. Kendi camialarında adeta diktatör kesilen bu kişiler, iyi giden hiçbir işi sevmedikleri için kendi kurtuluşlarını iyi giden işleri bozmaktan geçtiğini iyi bilirler. Şenol Güneş’in Beşiktaş ile, Beşiktaş’ında Şenol Güneş yakaladığı ivmenin AVRUPA da bile çarşaf çarşaf haber yapıldığının farkındalar. Son başarıları 20 sene öncesinde kalanların yeni Beşiktaş’la baş edemeyeceklerini bildikleri içindir bu Şenol Güneş merakı.

Daha geçen sene ya da ondan önceki sene yok Tff sizi kolluyor yok hakem ile şampiyon oldunuz diyenlerin, bugün Şenol Güneş milli takımı toparlar demesi, espriden ileri gitmeyen ergence ve alçakça bir tutumdur. Madem Şenol güneş hakemler ile şampiyon oluyor, milli takımda hakem satın almak uluslararası güç isteyecektir ki buda imkansızdır.

Kısaca Türk futbolu ilerlesin istiyorsanız Beşiktaş’ı rahat bırakın. Sizin “ileri ileri daima ileri “diyen teknik adamlarınız, İstanbul arkeoloji müzesinde bulunan uefa kupanız, 3. Kalecinizi 1 milyon euroya sattığınız kardeş!kulüpleriniz var. Sizin diğer takımların yönetimlerinde arkadaşlarınız! Sempatizanlarınız var. Sizin kaç milyon tane taraftarınız var, derdiniz niye Şenol Güneş ve Beşiktaş. Madem çok iyisiniz, madem futbolun yüz akısınız ötede oynayın, rahat bırakın bizi!

Rahat bırakın ki bir maçta 700 küsür paz, bilmem kaç şut tika taka futbol izleyebilesiniz. Erdemli futbolcu nedir öğrenebilesiniz, Tribün kültürü nedir ders alabilesiniz. Taraftar olmak ile seyirci olak arasında farkı görebilesiniz!

Rahat bırakın ki Pepe’yi Q7’yi Ozzy’i Tolgay’ı Adriano’yu, Gomezleri Demba ba’ları izleyebilesiniz. Şiir okuyabilen, Hayyam’dan haberi olan, öğretmenliğin ne demek olduğunu bilen adamları futbolda görebilesiniz. Altınordu gibi takımları, Cengiz Ünder gibi futbolcuları görmeniz için futbolu rahat bırakın, bir susun artık, işinize bakın!

Rahat bırakın, bize de Şenol hocayı da. Kendi pisliğinizde boğulmanız ve futboldan temizlenmeniz, renklerin düşmanlık değil gökkuşağı olduğunu görmeniz dileğiyle.

Sevgi saygılarımla.

Ercan Nogay Alper.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen değerli yorumlarınızı bizlerle paylaşınız.

About