Aslında futbol Türkiye’de biraz da bu. İyi yönetilmeyi veya en azından iyi
davranılmayı hak eden kesimin, gücü elinde bulunduranlar tarafından bir şekilde ezilme çabası. Eğer ezecek gücün sahada yoksa, masa başında, masa başında da yoksa, birkaç pisliği seven tiple. Birileri Beşiktaş’ı masa başında ve sahada yenemeyince, son planı yani kaos ortamını devreye soktu.
İlk maç, Volkan Demirel’in sahada olmamasından mütevellit, verilmeyen penaltımıza rağmen, gayet güzel bir futbolla çömüştük işi. Maç sonunda Kocamanların Aykut, “gol atınca kızdırdık bizi yendiler” demişti. Şunu diyememişti; maalesef elimde Josef ve Topal’dan başka ön libero yoktu, olsaydı onları da alır, 4 ön libero bir defansif forvet ile gole yatar, modern futbol vs birkaç anlamsız kelime yapıp günü kotarırdım. Ama öyle olmadı, Beşiktaş sadece futbol oyanınca bizi sabah akşam gece gündüz bugün yarın bu sene gelecek sene yeneceği için biz işi başka türlü çözmeye karar verdik. Maçta hakemlik bir karar olmayınca Kocaman reisimiz çok bozuntuya vermeden Beşiktaş bizi eze eze yendi diyemedi. Gelecek maç için planlar belliydi! Kaos, çirkeflik ve sonuç, tam Aykut Kocaman’a yakışacak şeyler.
Nede olsa futbol ile yenemeyecekleri anlayınca şunu yapacaklardı; Gecen sene de yaptıkları gibi bir tane “içine çirkeflik doldurdukları futbolcu” ile futbolsuz kazanma için uğraşacaklardı. Öyle de yaptılar.
Yıllardır bir türlü istenilen performansı veremeyince, ayaklarından çok elleri kolları ve ağzı çalışan Potuk, maç başlar başlamaz adete “bunları biz futbolla yenemeyiz bari tekme falan atalım en azından sinirlendirir kart falanla eksik bırakır hakem zaten yanımızda” tezi ile saldırmaya devam etti. Nitekim ayırma bahanesi ile Tolgay’ı itince (itme denirse buna) atıldı. Fener’e kart verince göz yaşlarını tutamayan insanlar gördüm şaşkınlıktan. Sonuçta en son kırmızı kart yediklerinde, Urartulular Van’a Tuşba diyorlardı. Neyse, bence komik!
Maç boyunca, topu sürekli en az 30 ile 60 saniye arasında de-gajjjj yapan Volkan, ortamı geremediğini anlayınca hakemle uğraşmaya başladı. Futbol bu sırada şu sıralar Cinliler ile satışı konusunda pazarlık yaptığımız fakat henüz taksiti bitmemiş “3. Köprüden” İstanbul’u terk ediyordu. Maç boyunca kendini attırmayı başaramayınca, en son hakem artık yeter deyip 2. Kırmızı gösterdi, bu sırada Pepe ile Saldado adete boks maçında gibi enstantaneler veriyordu. Gariptir ki hakemin görmemezlikten geldiği bu tatlı sert atışmalara yorumcuların salyalarının akması, ülke futbolunun özeti gibiydi.
Kendilerine yorumcu diye adlandıran “TV boş konuşanları” adete ellerini ovuşturup “yahu kardeşim bu maçı en az 4 gün konuşuruz” diyor ve içten içe seviniyorlardı. Gerçi Turgay Demir alenen de yaptı ama neyse sonuçta o “dayı” değil mi? Kimin dayısı ise sahip çıksın zaar!
Q7 nin yaptığı saçmalıklara yenisini de ekleyince maç maç olmaktan çıktı ve sonuç olarak Aykut Kocaman ve Fenerbahçe’nin her zaman tutan kaos planı da bu seferde tutmuş oldu. Q7’nin bizi ilk yalnız bırakışı değil, canı sağ olsun demekten biz yorulduk ama kendi saçmalamaktan vazgeçmedi, ne gerek var orda dirsek atmaya kardeşim, madem küfür etti, çek kenara bas kafayı, oh mis nede olsa sen, sen en az 6 maç zaten ceza alacaksın bari içini dökmüş olurdun. Bir kendine gel be kardeşim iyice deliye vurdun kendini.
Lens kardeşimizin ya üstüne okutulup hocaya götürelim, yada ilk uçakla Erzurum köy hizmetleri spora karalayıp biraz soğumasını bekleyelim. Kendisi yaklaşık 5 aydır saha kenarında ısınıp, saha içinde hiçbir iş yapmadığı gibi, karşı karşıya kaçırdığı pozisyonlarla (ts ve fb maçı) dönüşünde yediğimiz gollere de vesile olmuştur. Şu maçı oynanmadan 2-2, 2 kırmızı kartla bitireceksiniz deseler, Aziz Yıldırım dahil herkes evet derdi! Aykut Hoca birkaç ön libero isteyebilirdi, sonuçta o modern futbolun baktığın zaman hakem konuşmayan yersen en büyük en edepli en temiz temsilcisi. “Vernelleyin yumuşacık olsun vernelleyin mis gibi koksun”!
Dün izlediğimiz bir taktik savaşı değil, bir Beşikaş’ı oynatmazsak yeneriz çalışması idi. Beraberlikte bence Aykut Kocaman için büyük başarı sayılır. Hakemler Beşiktaş’ı bükemeyince kendileri bükülüyormuş. Bu Beşiktaş’ın nasıl büyük olduğunu ve birilerinin bunu seve seve kabul ettiğini gösteririr.
Not: stat anonsçusunu kovmak niyetinde olan abimiz, bence bırak stada girmeyi semte girmeyi bile hak etmeyen içimizdeki İrlandalıdır, tez vakitte efendilik saçmalığını bırakıp kovulmalıdır. Yoksa verin eline bezi koltuklarını silsin kulübün ve konuşmasın!
Tek üzüldüğüm adam Şenol Güneş Ve Medel.
Neyse süt kupasında, q7den olduk. Oradaki maçta bakalım sahaya nasıl bir çirkef futbol taktiği ile çıkacaklar. Sağlık olsun. Sonuçta fb kırmızı kart gördü bu dünyalılar için iyiye işaret.!
Ercan Nogay Alper
ercannogayalper@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Lütfen değerli yorumlarınızı bizlerle paylaşınız.