dünkü mücadele, beşiktaş açısından kritiklikten çok uzak, hatta sıradan bir lig maçıydı tarih ve rekabet bağlamlarından koparılırsa. ama ev sahibi için kaostan önceki son çıkıştı biliyorsunuz.
• bu maçla beraber ligde iki deplasmanımızı üst üste yöneterek tarihe geçen bir hakemin yönetimi altında bana kalırsa gereğinden fazla efor sarfettik, geçen sezonki gibi bir kilitleme oyunu benim tercihim olurdu. yine de ilk başta söylediğim gibi; önemi yok. 3-0 kaybetsek de önemi pek olmazdı. aynı fenerbahçe'nin galatasaray'ı kadıköy'de 4-0 yenip birkaç hafta sonra şampiyonluğu kaptırdığı gibi, derbiyi kazananın lig şampiyonu ilan edildiği bir format icat olmadıkça ezeli rakibimizin derbilere yüklediği bu metafizik anlam uzun vadede kesinlikle lehimize. kaldı ki, süper lig 30. haftadan önce çözülen bir yarışma değil, biliyorsunuz. öyle olmasa son 6 sezonda sadece 1 şampiyonluğu olan ve 10 yıldır şampiyonlar ligi oynayamayan bir ezeli rakip bu kadar mutlu olmazdı bugün itibariyle.
• saha içerisinde kuvvetimiz, planımız programımız gayet yerinde. ben süper lig'de bir aksilik olmadığı takdirde üst üste 3. şampiyonluğa uzanacağımızdan eminim. dolayısı ile saha içerisinden çıkmak bizim dezavantajımızdır.
çünkü saha dışında ve masa başında biz güçlü değiliz. oralara gitmeyelim. pepe'de, negredo'da, cenk'te, babel'de kalalım. bu noktada bir görev de şenol hoca ve başkan'a düşüyor. derbilere zafere kaçışfilmindeki gibi bir hakem yönetimini umarak çıkma yönünde hazırlansın takım, başka türlü olmayacak. kalan maçlarda zaten üçer adım öndeyiz. başkan da seviyesizliklere aynı şekilde cevap vermesin. çünkü istenilen bu. camialarını dalaşma üzerinden konsolide etmek. gerek yok. irrasyonaliteye tutunmaya devam etsinler. sonuçlar zaten ortada.
• babel'in bugünkü instagram paylaşımı üzerine bu yazıyı yazmaya karar verdim. "dünü değiştiremeyiz ama tüm takım vodafone'daki rövanşın bugün oynanmasını isterdi" demiş hollandalı. çıkartılacak sonuç; bu mağlubiyet aynı geçen sezonki gibi takımı hırslandırmış. bu müsibetten müspet sonuçlar çıkacağına eminim. derbiler haricinde kaybetmemiz çok zor bu ligde. 2-3 mağlubiyetle şampiyon olacağımızı tahmin ediyorum. adetim değil ama bunu da not olarak düşeyim.
• beşiktaş'ın söyleyecek çok sözü var. hem ligde hem avrupa'da. farklı bir rotaya doğru ayrılıyoruz. o yüzden kafamız geride değil ileride olmalı. her zaman ama her zaman. en büyük iş biz taraftara düşüyor. tek yapmamız gereken takımı ileri doğru itmek. dalaşmaya, hır güre girmemek. dediğim gibi, senede 4 zafere kaçış maçımız olduğunu kabul edin ve o maçlar oynandığı anda kafada bitirin. 3-0 yensek de yenilsek de.
• leipzig maçı beşiktaş tarihi açısından farklı önemlere sahip. ilk kez bir alman takımını yenmek, ilk kez şampiyonlar ligi'ne 2 maçta 6 puanla başlamak, ilk kez şampiyonlar ligi'nde grubu lider bitirmeye yaklaşmak...
• vakit o kadar hızlı geçiyor ki... açılış maçına gitmeyi iple çektiğim günler dün gibi (nisan 2016). o günden bugüne 2 kere şampiyon olmuşuz. bir sonraki mayıs da göz açıp kapayıncaya gelecek.
• leipzig, leipzig, leipzig... sonra trabzon, trabzon, trabzon.. aklımız fikrimiz burada olmalı çünkü 16. şampiyonluğa giden yol buradan geçiyor, geriden değil.
• herkes her şeyin farkında. bu uzun bir yol ve herkesi her zaman kandıramazsınız. bazı değerler uzun vadede açığa çıkar ve buna karşı koyamazsınız. futbol işinin doğasına uygun ve akılcı yönetiliyorsanız başarı kaçınılmazdır. beşiktaş için başarı kaçınılmaz. süper lig'de üst üste 3. şampiyonluğumuz çok büyük bir olasılık. söyleyeceklerimiz daha çok. sahada konuşmak ve mayıs 2018'de motorları üst üste 3. kez maviliklere sürmek ise paha biçilemez bir cevap, bir kutlama ve kendini gerçekleştirme olacaktır.
kaynak: https://eksisozluk.com/entry/70987424
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Lütfen değerli yorumlarınızı bizlerle paylaşınız.