bu kulüpte 2012 yılından şu güne yaşananları çok rahat bir kitap haline getirebilirsiniz. ben entry haline getireceğim. unutmamak için. güzel günlerin keyfini daha çok çıkartmak, yere düşen beşiktaş'a bir tekme daha atanlara karşı daha acımasız olmak için.
2012-2013 sezonu. beşiktaş, pahalı transferlere rağmen 3 sezondur şampiyonluğun yanından geçememiş. kulüp glasgow rangers gibi batmanın eşiğine gelmiş. kulüp başkanı ani bir kararla tffbaşkanlığına kaçmıştı. yeni başkan seçildi. feda sezonu başladı. yeni başkan "bir kaç yıl sportif başarı beklemeyin" dedi sezona başlarken. takımın başına beşiktaş'tan para talebi olmayan eski oyuncumuz samet aybaba getirildi. maaşını düşürmeyen oyuncularla yollar ayrıldı. maliyeti düşük futbolcular alındı. 3 sezondur şampiyon olamayan beşiktaş'ın şampiyonluk hedefi artık iyice kaf dağının arkasında kalmıştı. sezona beşiktaş beklediğimizden iyi başladı. bugörüntü inönü stadı'mızda oynanan bir trabzonspor maçındandı ve tarihe geçti. kendisinden hiçbir şey beklenmeyen o çocuklar bizi pahalı yıldızlarınkinden daha çok şampiyonluk yarışında tuttu ama güçleri yetmedi işte. fotoğrafın özeti buydu. beşiktaş ligi üçüncü bitirdi. sezonun sonunda beşiktaş inönü stadı'na veda ettik.
2013-2014 sezonu. takımın başına slaven bilicgeldi. atiba hutchinson ve gökhan töre takıma katıldı. kimsenin ilk alındıklarında bu oyunculardan beklentisi yoktu. rangers batarken, onun yardımına koşan ilk takım, ezeli rakiplericeltic olmuştu. statsız, borç batağında yüzen, mütevazi kadrolu beşiktaş'a hiçbir rakibi elini uzatmadı. iki para babası takım, beşiktaş'ı stadında bir maç bile ağırlayamadı. üstüne üstlükböyle pankartlarla rakibinin düştüğü durumla alay etti. beşiktaş ffp gerekçesiyle hakkı olmasına rağmen avrupa kupalarına katılamadı. ligde geçen seneden iyi futbol sergilese de yine rakiplerine diş geçiremedi. göçebe gibi 4 farklı statta oynayarak hiç iç saha maçı yapamadan ligi üçüncü tamamladı.
2014-2015 sezonu. slaven bilic'le devam kararı alındı. biraz daha iddialı bir kadro oluşturuldu. beşiktaş yıllar sonra avrupa'ya katıldı. bir anadolu takımı seviyesinde görülen, üçüncü büyük lakaplı beşiktaş, olimpiyat stadı'nda liverpool'u elerken, adeta bugünlerin mesajını veriyordu. beşiktaş son 16 turunda elendi. lider şekilde götürdüğü ligi, sözde evindeki 2 derbiyi de 0-2 kaybetmesiyle yine üçüncü bitirdi. galatasaray'a 0-2 kaybettiğimiz maçta, olimpiyat stadı'nda açık tribündeydim. 90 dakika hiç aralıksız sicim gibi yağmur yedik tüm tribün. biri bile çıkmadı taraftarın. çocuklar yalnız kalmamalıydı. statsız ve mütevazi kadroyla bu kadar olurdu. beşiktaş'a hiç kızamadığımız gibi yine kızamadık. stadın inşaatına bakıp "bit artık be" diye sitem ettik en fazla. hepsi bu. bugünleri görmüştük o gece.
2015-2016 sezonu. sezona türk milli takımı'na en büyük başarıyı kazandırmış olan şenol güneş'le başladık. muhalif çizgisinden dolayı "köylü" diye ezilmeye çalışılan, saç kesimiyle bile dalga geçilen hoca, yıllardır ezilen beşiktaş'ın başına getirildi. yine o fiyata olabilecek en iyi transferlerle başladık sezona. özellikle bedavaya getirilen mario gomez, beşiktaş'ın geleceğe bakan aydınlık yüzünü canlandırıyor gibiydi. göçebe şekilde lig sonuna kadar devam ettik. fenerbahçe'nin 80 milyon €'ya kurulmuş kadrosuna karşı kıyasıya mücadele başladı. ve beşiktaş, vodafone arenakozunu ortaya sürdü. stadını açtı, taraftarıyla kucaklaştı ve feda sezonunun bittiğini resmen ilan etti. gol kralı ve asist kralı çıkardı. loser denen şenol güneş ve üçüncülüğe abone olmuş beşiktaş ortaklaşmasından bir güç ortaya çıktı. bu güç kupayı, açılan kendi stadında göğe kaldırdı. bu, şenol güneş'in de ilk lig kupasıydı.
2016-2017 sezonu. elbette şenol güneş ve bir çok cüzi paralarla yapılan transferle sezona devam edildi. beşiktaş 33 bin kombine sattı. kulüp mali olarak düze çıktı. beşiktaş daha ligin başından ezeli rakiplerine "rakibim değilsin" mesajı verdi. puan farkı hep devam etti. rakip takım taraftarları aralık ayında şampiyonluktan umutlarını kesti. beşiktaş; oynayacak stat bulamadığı yıllardan sonra kendi stadında şampiyonlar ligi marşını çaldırdı. taraftar, ilk yarısı 0-3 mağlup biten bir şampiyonlar ligi maçında takımı tribüne çağırdı ve onları yuhalamak yerine alkışladı. "haydi kalk ayağa" diyerek elini uzattı. ve maç 3-3 sona erdi. beşiktaş artık en büyük gücünü de yanına almıştı. şampiyonlar ligi'nden elense de avrupa ligi'nde 2 tur atladı ve gözünü stockholm'e dikti. ligdeyse beşiktaş, yine bir trabzonspor maçında; 90+3'de bedelsiz alınan ve kendisinden hiçbir şey beklenilmeyen oyuncusu atiba hutchinson'ın golüyle en yakın rakibine olan farkını 8 puana çıkardı. şuanda geçen seneden daha acımasız, kartal gözü keskinliğinde ileri bakmakta ve büyük takımlardan biri değil en büyük olma yoluna ara vermeden devam etmektedir.
kartallar, yaşlandıkları zaman pençeleri ve gagaları körelir. bu durumda kartalın önünde iki yol vardır. ya yuvasında kendisini ölüme terk edecek, ya da daha acı dolu bir yolu seçecek. acı dolu yolda; kartal gagasını ve pençelerini taşlara vurarak, kanatmak ve onları düşürmek zorundadır. bu yolun sonunda yepyeni ve son derece keskin gaga ve pençelere sahip olurlar. beşiktaş'ın yaptığı tam olarak buydu işte. bugünkü dominasyonun temeli budur.
beşiktaş'ın para sıkıntısıyla alay eden galatasaray, aynı sorundan tesislerini satışa çıkardı ve avrupa'ya gidemedi. düşmüş beşiktaş'a "en iyi oyuncularını alırım yedek oturturum" diyen fenerbahçe kulübü en iyi iki oyuncusunu beşiktaş'a bedavaya kaptırdı.
şimdi beşiktaş taraftarı'nın rakiplerini ezmesini, zafer sarhoşu olmasını garip karşılıyolar. herkes çektiğini bilir ve eden bulur. daha acımasız olacağız. size bu ülkede yeni spor dalları aratmaya devam edeceğiz. durmaya hiç niyetimiz yok. tüm ezilmiş olanların hatrına, sizin üzerinizden bir kez daha geçeceğiz.
eğer onurunla düşmüşsen toprağa, hakkın ve şerefinle kalkarsın ayağa. şimdi motorları maviliklere sürme vakti. ne mutlu beşiktaşlıyım diyene.
Kaynak: https://eksisozluk.com/entry/67351413
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Lütfen değerli yorumlarınızı bizlerle paylaşınız.