1 Haziran 2017 Perşembe

22 yıllık bir patlama Beşiktaş'ın ki Seba'nın sözünü hatırlayın "üzüldüğümüz çok şey oldu sustuk oturduk" ezim ezim ezeceğiz devran döndü beyler siz Beşiktaşı nasıl durduracaksınız

Ekşisözlükten alıntıdır yazarın emeğine ruhuna sağlık işte link: https://eksisozluk.com/entry/68535792

Yazar: https://eksisozluk.com/biri/kasar-yaza

22 yıllık bir hırsın tezahürü olarak; durdurulamamış ve durdurulamayacak olandır.

1995 yılında şampiyonluk sayıları; fenerbahçe 12,beşiktaş 11, galatasaray 10 şeklindeydi. buradan sonra olanlar tam da süleyman seba'nın "üzüldüğümüz çok şey oldu, sustuk oturduk" kısmında anlatılıyor. bu yıldan sonra, normal seyiri 3 yılda bir şampiyonluk olan bir takımın ancak 7 yılda bir şampiyon olmasına izin verildi.

bu form düşüklüğünü yöneticilere bağlayamazsınız. zira bu yıldan 5 yıl sonrasına kadar da başımızda rahmetli süleyman seba vardı. sonrasında gelen serdar bilgili de düşük profilli bir yönetici değildi. neden başkaydı.

bu yıldan sonra bir takım kimseler, futboldan para kazanılabileceğini fark etti. futboldan yüksek kazançlar sağlamak isteyenler bu sporu fabrikalaştırdı. talebin yüksek olduğu camiaları mastürbe etti. cemaatler ve mafyatik oluşumlar da işin içindeydi. toplumun her kesimine ulaşılabilecek bir frekans bulmuşlardı. özetle futbolda hakkı yetenler'in zamanı bitti, parası yetenlerin dönemi başladı.

diğer takımlara koşmaları için spor ayakkabılar hediye edilirken, çıplak ayakla koşan beşiktaş'ın bileklerine prangalar geçirdiler ve koş dediler. bu takımın buna rağmen vefa gibi yıkılmamasının temel nedeni, takıma aşkla bağlı taraftarıdır. taraftarı zincirin son halkası olarak görenleri hatalı buluyorum bu yüzden. 15 sene bekleyen taraftarın eseridir tüm güzel günler.

95'te başlayan bu sürecin sonunda 2010'ların başında beşiktaş'ın batmanın eşiğine gelmesi beklenen bi' şeydi. futbolla ilgilenen herkesin düşüncesi "beşiktaş'tan bundan sonra hayır gelmez" şeklindeydi. çıplak ayakla ve prangalarla koşan beşiktaş, şimdi bir de yere kapaklanmıştı. öndekilere yetişmesi imkansız gibiydi.

tabii kimsenin aklına beşiktaş taraftarının kulübün yardımına feda diyerek koşacağı gelmedi. ayağındaki prangaların işini bilen yöneticiler tarafından kırılacağını, müthiş bir teknik adamın ona bir ayakkabı hediye edeceğini kimse düşünmedi. sonra o dizleri kan içinde kalmış koşucunun, yerde geçirdiği yılların hesabını sormayacağını düşünmek, rahat rahat önde koşanları önce rahatsız edip sonra onları geçeceğini hesaba katmamak onların hatası oldu.

şimdi beşiktaş onları geçti. ama geçerken onlara dönüp bakmadı bile. gözünü hırs bürümüş şekilde dümdüz ileriye koşuyor. bu sene beşiktaşlılar olarak fenerbahçe ve galatasaray'ın maçlarını ocak'ta izlemeyi bıraktık örneğin. rakibimiz değillerdi. o kadar arkada kaldılar ki onlara baksak bile göremiyoruz artık.

endüstriyel futbol'da geri kalmış beşiktaş, bir sürü sponsorluk anlaşması yaptı. geçmişte korkunç tasarımlar yapan taraftar mağazası şuanda deli gibi satış yapıyor. beşiktaş her transfer döneminde artıya geçtiği halde başarısını katlıyor. kulüp borcunu azaltırken aynı zamanda tesisler yapıyor. 30 bin kombine sınırına ulaşılıyor ve kombine talebi hala devam ediyor. şimdi siz; milyonlarca € harcadığınız, dev sponsorlar bulduğunuz, taraftar sayısı olarak ve dolayısıyla müşteri sayısı olarak fazla olduğunuz halde beşiktaş'ı durduramadınız. beyler siz beşiktaş'ı nasıl durduracaksınız ?

beşiktaş'ın 2016 şampiyonu takımında 11'de bulunan oyunculardan 5'i takımdan gitti. biri gol kralı, biri asist kralıydı. nasıl oynayacağı belli olmayan 6 oyuncu enjekte edildi direkt 11'e. beşiktaş aynı oyunu sürdürdü, üzerine avrupa'da çeyrek final gördü. siz milyonlar döktüğünüz oyunculardan hiçbir verim alamadınız. kadronuz değiştikçe daha kötüleşti. tüm iyi oyuncularını kaybetmiş beşiktaş'ı durduramadınız. beyler siz beşiktaş'ı nasıl durduracaksınız ?

7 yılda bir şampiyonluk gören, batmanın eşiğindeki beşiktaş'ı taraftarı bırakmamış. "aldırma kartal" diyip bağrına basmış. ve artık beşiktaş'ı karanlık günlerde bırakmayan çocuklar aydınlık günleri gördü. 2 yıl üst üste şampiyonluk gördü. stadını full doldurup gözünü beşiktaş üzerinde oynanan oyunlara açtı. beşiktaş'ın hakkını her yerde savunmaya başladı. beyler siz beşiktaş'ı nasıl durduracaksınız ?

giyimiyle, saç kesimiyle alay edilen, konuşmasıyla alay edilen, çakma filozof olarak adlandırılan, köylü diyerek ezilmeye çalışan, loser olduğu söylenen her konumda aşağı çekilmeye çalışan teknik direktör; sadece işini yaparak takımı 2 yıl üst üste şampiyon yaptı. seneye daha iyi olacağız diyor. beyler siz beşiktaş'ı nasıl durduracaksınız ?

her fırsatta medyanın antrenmandaki tartışmaları büyüttüğü, takımın içinde sorun varmış gibi gösterdiği, sezon içinde oyuncuları sürekli bi' yerlere yolladığı, oyuncuların gruplaştığını iddia ettiği kadro; her golde bir sevinç yumağı haline geldi. hepsi inanılmaz mutlu. oyuncular şampiyonluk sevincinde "one more ! one more !" diye hırsla bağırıyor. beyler siz beşiktaş'ı nasıl durduracaksınız ?

rakibin bacaklarına kan montajı yapmanıza, tüm aleyhte yapılan hatalara rağmen beşiktaş'ın kollandığını iddia etmenize, sonradan "beşiktaş şampiyon oldu artık" algısıyla oluşturmak istediğiniz rehavet ortamına, lig başarısını küçümser açıklamalarınıza rağmen bu takımı durduramadınız. beyler siz beşiktaş'ı nasıl durduracaksınız ?

tüm handikaplara rağmen 26 puan gerisinde kaldığınız takım, yarın size handikap yaratmaya başlayınca bu takımı nasıl durduracaksınız ? beşiktaş tüm oyuncularını da kaybetse, maç da kaybetse, sezona kötü de başlasa bir yola girdi artık. bu haller bile takıma handikap yaratmazken beşiktaş'ı nasıl durduracaksınız ?

beşiktaş'ı küllerinden doğuran taraftarıdır. beşiktaş'ın bu hale gelmesine en büyük katkıyı da yine taraftarı vermiştir. beşiktaş'ın durması için de beşiktaş taraftarını, yani bizleri yok etmeniz gerekmektedir. yerde geçirilen 22 seneye andolsun ki durmayacağız. en çok korkmanız gereken nokta da bu.

9 kişi takımdan gol yiyen takımını alkışlayan, birşampiyonlar ligi maçında 0-3 geri düşen takımı tribüne çağırıp maçı çeviren, 6-0 kaybedilen bir maçtan sonra çocukları havaalanında karşılayıp "başınızı dik tutun" diyen, şampiyonluktaki rakibine kaybettiği haftanın ertesinde stadını full dolduran taraftardır en çok korkmanız gereken. karanlık günlerde beşiktaş'ı bulan çocukların, aydınlık günlere olan aşkıdır asıl korkmanız gereken.

biz bu günlerin kaderini çok önceden çektiğimiz çilelerde yazdık. ve bu filmin devamı da artık böyle olacak. entry'nin sonundaki yazı bu yıllara dair bir spoiler'dı. beşiktaş'a yürekten bağlı olanlar bu umutla yaşadı ve şimdi mutlular. ve mutluluğu en çok da biz hak ettik.

"senden başkasına hissedilen her duygunun, içinde sana dair detay bulunmayan her hayalin gereksiz olduğunu; feleğe çalım atıp gezegene meydan okurken yanımızda sevdandan başka bir şey olmadığı bilerek düştük peşine. ne yıkılan hayaller, ne kaybolan ümitler, ne de uğruna milyonlarca kez kırılmaya razı olan kalplerimizin kırık tarafı, engel değil her defasında ilkmiş gibi seni bağrımıza basmaya. ki bizler; seni en çok kalbimizin kırık yeriyle sevdik. sevdamızı en çok, kaderin boğazımıza attığı düğümleri koparmak için haykırdık. senin için susar, senin için feryat eder, senin için yaşarız. unutma, görecek günler var daha. aldırma, bugün battıysa güneş; yarın yeniden doğar. "

2 yorum:

  1. 96 yılında başlayan havuz sisteminin bize kurduğu tuzaklara düştük yıllarca. İki takımlı lig hayaliyle yanıp tutulanlar Beşiktaş'ı hep kenar süsü olarak gördüler. O günler geçti artık. Gün kartalın günü.

    YanıtlaSil
  2. aşağı yukarı 16 sene maçlarına gidememiştim iç anadoluda oturan biri olarak 2012 de tekrar kombine alarak ve senede 30 dan aşağı maçına gitmeyerek 45 yaşından sonra tekrar takımı kovalamaya başladım kartal yuvalarından alışverişimizi de yaparak geleceğe daha umutlu bakabiliyoruz artık

    YanıtlaSil

Lütfen değerli yorumlarınızı bizlerle paylaşınız.

About