bu sezon şampiyonlar ligine gittik. yine iş son maça kaldı. hiçbir iddiası olmayan kiev'i yensek gruptan çıkacağız ama hakem katliamına uğrayıp yine elendik. avrupa liginde devam ettik. "kel gitti, kura şanssızlığı bitti." dedik, ama gördük ki bitmemiş, lyon'u çektik. bu amına koyduğumunun lyon'u zaten güçlü takım, onu biliyoruz. ulan üstüne heriflerin kendi ligleri vasıtasıyla şampiyonlar ligine katılabilme imkanı kayboldu. adamlar gelip bizimle ölüm kalım mücadelesi vermek zorunda kaldılar. o götten bacak valbuena ibnesinin kariyerinin hiçbir döneminde bu kadar iyi oynadığını hatırlamıyorum, yemin ederim hatırlamıyorum. orospu çocuğu. adamlar zaten iyi, götlerini de yırtıyorlar. eleniriz herhalde derken 1-0 öne geçiyoruz deplasmanda. bunlar atamıyorlar falan, tam "aha yeniyoruz herhalde." diyecekken cümleyi bitiremeden 2 gol yiyoruz. öyle 2 gol yiyoruz ki izleyip izleyip ağla. hiçbir dram filmi beni o 2 gol kadar etkileyemez.
rövanşa çıkıyorsun. zaten senden daha kaliteli olan ve götlerini parçalayan futbolcuların olduğu bir takımı yeniyorsun. iş penaltılara kalıyor ve eleniyorsun. ya arkadaş bizim bir başarı elde edebilmemiz için illa ezip geçmemiz mi gerekiyor? lan bir kere de, ortada olan bir turu geçelim amına koyim ya! bir kere de bizden iyi oynayan bir takımı şans eseri eleyelim. ulan tatmak istiyorum o duyguyu. vallahi yaşamadım.
Beşiktaş'ta hiçbir işe yaramayan top kendisine gelince eli ayağına dolaşan iki kazma penaltıyı dahi atmayı beceremeyen ve sanmıyorum ki becerebilecek ne olduğu belli olmayan ve boş yere takımda yer kaplayan tek bir tane dahi işe yaramayan futbolcun varsa kupa falan KALDIRAMAZSIN.
YanıtlaSil