Beşiktaş, Rize deplasmanındaki maçın ilk yarısında 6’da 6 isabetle şut çekip, 2 gol buldu ve devreyi önde kapatmayı başardı. 90 dakikayı ise tamamı isabetli 11 şutla 7-2 kazandı. Neden girizgâhı böyle yaptık? Çünkü maçın başlangıcı ve Rizespor’un temposu asla 7-2’lik bir skorun emarelerini taşımıyordu. Beşiktaş’ın 4-3-3’üne karşı; Okan Buruk da etkili hücum silahları Aminu ve Nakoulma’yı kenara çekip, Azubuike ve Musa ile orta alanı güçlendirmiş ve önlerine koyduğu Chahechouhe, Samudio ve Boldrin üçlüsüyle hücum zenginliğini amaçlamıştı. Açıkçası duran toptan Vida’nın bulduğu gol ve Adem Ljajic’in şapkadan tavşan çıkardığı ilk golü Beşiktaş’a Rize deplasmanında hayat verdi. Şenol Güneş’in defans önünde Medel ve iki 8 numara olarak Dorukhan – Atiba ile başlaması savunma dinamizmi anlamında faydalı olsa da skorun elde edilmesi sonrası bu oyuncuların defansif yönleri içgüdüsel şekilde ağır basınca meydan Rizespor’un yukarıda bahsettiğimiz üçlüsüne (Chahechouhe-Samudio-Boldrin) kaldı. Doğrusunu söylemek gerekirse, Beşiktaş’ın savunan orta alan üçlüsü de öne doğru yüksek yüzdeyle oynayabilecek oyunculardan müteşekkil değildi. Hal böyle olunca, ilk devrenin kalan dakikaları Beşiktaş’ın savunan üçlüsü ile Rizespor’un saldıran üçlüsü arasındaki düelloya sahne oldu. Bu bakımdan ilk devrenin 2-1 önde kapatılması Beşiktaş teknik heyetine hamle zamanı vermesi bakımından önemliydi. Nitekim devre arasında daha önce uygulamasını gördüğümüz ve “Guti’nin işi” dediğimiz 3’lü/5’li savunma formasyonuna geçen Beşiktaş, rakibinin tehlikeli kanat ataklarına karşı bir stoperi fazladan tehlike bölgesine sokma şansı buldu. Bundan daha önemlisi maça kanatta başlayan Ljajic’in ortaya gelmesiyle hem kendisi hem de Beşiktaş açısından tarihi bir maça imza koyduğunu gördük.
Beşiktaş’a imza attığında, bilmeyenler için İtalya’dan soru işaretlerini yanında getiren Adem Ljajic, ilk kez 5.haftada forma giydiği ligimizde Rizespor maçının bitiş düdüğü itibariyle 7 gol 8 asiste ulaşarak kendisinden beklenen katkıyı verdi. Belki Beşiktaş camiasında selefi Talisca’yı arayanlar vardır ve bu doğaldır ancak Talisca ile Ljajic’in birbirinden çok farklı oyuncular olduklarını söylememiz gerekiyor. Talisca, “Top Class” takımlara karşı dahi maçın yıldızı olup size galibiyet kazandıracak bir yetenek. Ljajic belki bu ölçüde yetenekli değil ama Adem yıldızlaşmışsa bilin ki yalnız kendisi değil takım da onunla birlikte parlamıştır. Bu nedenle zorunlu opsiyonun kullanılıp, Ljajic’in kadroya katılması sanıyorum bütün Beşiktaşlıları mutlu edecek.
Burak Yılmaz’ın Rizespor tribünleriyle çekişmesi ve attığı gol sonrası girdiği diyalog, Güven Yalçın için de unutulmaz bir maç oynanmasına vesile oldu. Ve hep birlikte gördük ki, kanat forveti olarak değerlendirildiğinde sürekli ortaya kayarak oynayan Güven, meğer esas mevkisinin özlemini çekiyormuş. Yaptığı hat-trickte üç vuruşu da usta işi ve Burak Yılmaz gelene kadar özlemini çektiğimiz işler. Madem önümüzdeki yıl takım gençleşecek ve maaş yükü açısından daralacak o halde Güven’in de kadroda bulunması elzem. Yazımızın son bölümünde şimdilik pek kimselerin farkına varmadığı ve bu sezon haksız yere menfi eleştiriler aldığına inandığım Medel’den bahsetmemiz gerekiyor. Eğer Beşiktaş son maçlarında teknik heyetin gerekli gördüğü anlarda üçlüye/beşliye rahatça dönebiliyorsa; bunu stoper mevkisini de verimli oynayan, kaymaları bilen ve ayağı nispeten düzgün Medel’in varlığı sayesinde yapabiliyor. Şahsi fikrim şu, eğer takım önümüzdeki yıl Guti’ye emanet edilirse, Medel sunduğu taktik varyasyon rahatlığı nedeniyle kadronun vazgeçilmezlerinden biri olabilir.
Cem Top
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Lütfen değerli yorumlarınızı bizlerle paylaşınız.