Lemi mi, Lami mi? Özkan Sümer’le arasındaki sorun neydi? Tarihi golü nasıl kaçırdı? Nasıl başbakan oldu? Ağrıspor’da neden oynadı?
Akçaabat’tan Trabzonspor’a sizi götüren kimdi? Kaç yaşınızda Trabzonspor altyapısına girdiniz?13 yaşımdaydım. Hamdi Aslan’ın abisi Trabzonspor’un genç takımında oynuyordu, Akçaabatlı başka abilerimiz de vardı. Hamdi’yle beni onlar götürmüştü.
Akçaabat’la Trabzon arasındaki yol sorun olmuyor muydu? Her gün nasıl gidip geliyordunuz?Çocuktuk tabii o zaman. Para pul yok. Bir kere yürümeye çalıştım ama 2,5 saat sürdü. İdmanda adım atamadım! Daha çok Hamdi’yle birlikte otostop çekiyorduk. Kamyonların kasalarına biniyorduk. Bazen de minibüse binip para vermeden kaçıyorduk.
Sizi altyapıya seçen Özkan Sümer miydi?Özkan Sümer o zaman altyapı sorumlusuydu. Beni o seçmedi ama görünce beğendi. Yanıma gelip, adımı sordu. “Lemi” dedim. “Lami mi?” dedi, “Hayır hocam Lemi” dedim. Yine “Lami neymiş yahu?” dedi. Ben de daha fazla ısrar etmedim!
A takımda 17 yaşınızda oynamaya başlamışsınız. Son kez şampiyon olan kadroda sizden daha genç biri var mıydı?
Yok, takımın en küçüğü bendim. 1984 yılı işte. Kadroda çok iyi abilerim vardı. Şenol Güneş, Turgay Semercioğlu, Ali Kemal Denizci… Ben en çok Şenol hocaya hayrandım. A takımda aynı odada kalırdık. Küçük bir el çantası vardı, onu hep ben taşırdım.
Trabzonspor’daki 15 yıllık A takım kariyerinizde sizi en çok zorlayan teknik direktör Özkan Sümer miydi? Neden anlaşamıyordunuz?Sinirliydi biraz. En çok benim topu ayağımdan çıkarmamama delirirdi. Ben de o bağırdıkça daha çok kararsız kalırdım. Bir gün maçta “Lemi! Lemi! Mavililer bizim adamlar, onlara at!” dedi. Bir keresinde de “Rakibe ver, rakibe! Onlardan daha kolay alıyoruz topu!” diye bağırdı (gülüyor)!
Yedek kaldığınızda sizi oyuna almaya nasıl ikna oluyordu?Onunla da ilgili bir şey geldi aklıma. Bir maçta beni yedek bıraktığı için çok kızmıştım. Dobi Hasan’ı çıkartıp, yerine beni koyacaktı. Hoca bir şeyler söylüyor bana ama maçı izlediğim için dinlemiyorum. “Dobi Hasan orada nasıl duruyorsa sen de öyle dur” dedi, ben de “Tamam hocam” dedim. “Ben sana ne söyledim?” dedi. “Tamam, anladım işte Dobi Hasan gibi duracakmışım” dedim (gülüyor). Küfür etti tabii, geçmiş gün ne dedi tam hatırlamıyorum!
Sadece size mi kızıyordu böyle?Birkaç kişi daha vardı kafayı taktığı. Bir seferinde Tarsus’la oynuyoruz. Gökhan Ersoy adında da stoper bir arkadaşımız vardı. Hoca ona sürekli “Dripling yaparak ileri gitme” diyordu. Gökhan dinlemedi, topu götürdü ama gole çok yaklaştı. Hoca sesini çıkarmayınca cesaret alıp aynı şeyi bir daha yaptı ama az kalsın kontrataktan gol yiyorduk. Hoca tabii küfür etmeye başladı. Sonra da Gökhan’ı oyundan aldı. İşin komik tarafı oyuncu değişikliği hakkımız dolmuştu. Hoca bunu bile bile takımı 10 kişi bıraktı (gülüyor)! 20 dakika filan öyle oynadık ama Allah’tan maçı kaybetmedik. Bir de Şeyhmuz Suna’ya çok kızardı. Bir maçta hoca sırayla bir bana, bir Şeyhmuz’a, bir de hakem Sadık Deda’ya küfür ediyordu. Biz de iyice sinirlendik, hakeme gidip, “Durmadan sana küfür ediyor, atsana dışarı” dedik. O da “Size de ediyor” dedi. “Tamam işte at dışarı, sen de kurtul biz de kurtulalım” dedik ama atmadı. Biz ciddiydik ama o ciddiye almadı, güldü. Sonra başka bir maçta Özkan hoca yine küfür ediyordu, biz bir şey söylemeden Sadık Deda atmıştı dışarı. İyi gününde değildi herhalde…
Özkan Sümer’in bundan haberi var mı?Var. Birileri söylemiş.
Kızmadı mı?Özkan hoca çok iyi adamdır. Maçlardan sonra sakinleşirdi. Bir şey demedi.
İdmanlar nasıl geçerdi? Çalıştığınız teknik direktörlerden sizi en çok kim zorladı?Tabii ki Özkan Sümer. Bayır yukarı depar attırırdı! Ağzımız açık kalırdı. Öyle koşunca insanın kulakları da tıkanıyor. Bir seferinde yine koşmuşuz. “Park yeri bulsana” diye tutturdu. Kimse anlamıyor, yerlere düşüyoruz, o derece. Sonra yanıma gelip söyledi. Ben de “Hocam araba mıyız biz ya!” dedim. Meğer “partner” diyormuş. “Eş! Eş! Eşini bul diyorum!” diye fırça attı. Ben “Hocam ‘ikili olun’ desen anlardık” dedim. Yine kızdı. O zaman partner kelimesi mi var?
Taraftarlarla da aranız iyiymiş ama arada bir atışırmışsınız. Onlar en çok neye kızardı?Her şeye! Beş gol atsak, altıncıyı kaçırdık diye kızarlardı! Bir maçta kaleciden topu aldım, orta sahaya kadar sürdüm. Önümde kimse yoktu. Sol orta sahaya çalım attım, sol beke çalım attım yine kimse yok. Ceza sahasına kadar gittim. Topu Şota’ya ortalayacaktım ama iki stoperin arasında duruyordu. İçimden “Buraya kadar getirmişim, bari vurayım, olursa tarihi bir gol olur” dedim. Bir vurdum topa! Numune Hastanesi’nin o tarafa doğru gitti! Gol kaçınca bana küfür etmeye başladılar. Ben de alkış bekliyorum! Sinirlendim tabii. “Ne bağırıyorsunuz oğlum ya! Beni Şota mı sandınız? Bizim kaleden almışım, bu kaleye kadar götürmüşüm, daha ne istiyorsunuz lan?” dedim. Baktım susmadılar, sonra da numaramı göstermiştim. “2 numara gol atar mı?” diye. Yine susmadılar tabii!
Taraftarlarla konuşmak için kahvehanelere gittiğiniz doğru mu? Kiminle gidiyordunuz?En çok Hami’yle gidiyorduk. Kendi kendimize öyle bir şey düşünmüştük. Çünkü çok bilinçsizce davranıyorlardı. Maç başlardı, 25 dakika gol attık attık, yoksa küfür ediyorlardı. Onlarla konuşunca “Bıraksanız kazanacağız belki, böyle yapmayın” diyorduk.
“Başbakan” lakabını da o konuşmalarınızda mı aldınız?Aynen öyle! Ben konuşurken biri çıkıp, “Bu uşak başbakandan daa güzel konuşii” dedi. Ondan sonra adım kaldı Başbakan! 10 yıl boyunca Lemi’den çok “Başbakan” dediler.
Mağlup olduğunuz maçlardan sonra da iyi davranıyorlar mıydı size? Başbakan olmanızın bir ayrıcalığı var mıydı?Ne ayrıcalığı yahu, bir keresinde dayak bile yedim! Bayağı dövdüler beni. Hamdi Aslan’la birlikte dışarı çıkmıştık. Yanımızda kız arkadaşlarımızı görünce kızdılar, kavga çıktı. Böyle olduğu için takımdakilerle toplanıp uzak yerlere yemeğe filan gidiyorduk. Tesiste kalınca king oynuyorduk. Ünal Karaman’a 10 yılda king oynamayı öğretemedik, oyun hep onda kalıyordu.
Takıma gelen yabancı futbolculara, teknik direktörlere bunu nasıl anlatıyordunuz?Bir Gençlerbirliği maçında ben üç gol atmış, bir asist yapmıştım. Urbain Breams beni maçın bitmesine 10 dakika kala çıkarttı. Çok şaşırdım. Taraftar çok sinirlendi. Bütün stat küfür etmeye başladı. Hoca maçtan sonra açıklama yapıp, “Alkışlatmak için çıkarttım” dedi. Avrupa’da öyle bir şey olduğunu bilmiyorduk ki!
Hiç başka takımlardan transfer teklifi almadınız mı? Trabzonspor’dan sonra sadece Altay’da ve Ağrı da oynamıştınız…Fenerbahçe’den, Galatasaray’dan, Beşiktaş’tan teklif aldım ama kulüp göndermiyordu ki! Öyle bir seçeneğimiz yoktu. Bosman Mosman yoktu o zaman. Kulüp git demedikçe gidemiyorduk. Kaç defa boş mukaveleye imza attım. Seviyorduk da Trabzonspor’u, öyle zorla filan değil yani. Trabzonspor’da 20 yıl oynadım; 15 yılı profesyonel, beş yılı altyapı. Milli takımda da A milliye kadar yükseldim ama en iyi zamanımda sakatlandım. Galatasaray’ın beni istemesinden bir gün sonra dizim kırıldı.
Bunca zaman oynadıktan sonra neden Trabzonspor’da jübile yapmadınız?1996’da şampiyonluğu kaçırınca çok tepki aldığımız için Trabzonspor’dan ayrılmak zorunda kaldık. Altay’da oynadım bir yıl, sonra da bir proje için Ağrıspor’a gittim. Devletin doğudaki çocuklar için bir projesiydi. Futbolu bırakmamın bir sebebi de Hami’dir. Beni o bitirdi! Trabzonspor’da oynadığım son beş yılda benim önümde o oynuyordu. Pas atmayınca çok sinirleniyordu ama ne zaman topu ona versem geri vermiyordu.
Futbolu bıraktıktan sonra bir dönem Trabzonspor’da scout olarak çalışmıştınız. Kulübe kimleri önermiştiniz?2002’de gittiğim Afrika Kupası’ndan, Rigobert Song, Kanoute ve LuaLua’yı önerdim. Szymkowiak’la Yanchev’i ben getirdim. Fabiano Eller’i getirdim. Adamı kovdular, International’e kiralık gidip Dünya Kulüpler Kupası’nı kazandı. Sonra da onu Atletico Madrid’e sattık.
Trabzonspor’da Giray Bulak’ın yardımcılığını yapmıştınız. Başka takımlarda teknik direktörlük deneyimleriniz de var. Teknik direktörlüğe dönmeyi düşünüyor musunuz?Siirt Jetpa’yı, Erzurumspor’u, Güngören Belediyespor’u, Zeytinburnu’nu çalıştırdım. Sarıyer’de sportif direktörlük yaptım. Yine yapmayı düşünüyorum ama teknik direktörlük futbolculuğa benzemiyor.
Bir dönem de siyasete atılıp Güngören belediye başkanlığı için aday olmuştunuz. Gelecekte siyasetle ilgili bir planınız var mı?Deniz Baykal Güngören’den beni aday göstermek istemişti. Ben de kabul ettim. Partinin oylarını yüzde 150 artırmıştım ama kaybetmiştik. Artık siyaset filan düşünmüyorum.
Trabzonspor’un bugünkü durumu hakkında ne düşünüyorsunuz?Önce taraftar bilinçlenmeli. Fenerbahçe maçlarında olanlar ortada işte. Fenerbahçe’nin ne günahı var? Bunu yapanlar belli! Ben de kupayı istiyorum ama bunun yolu bu değil. Adamın kafasına taşı attın, o da öldü. Katil mi olalım hepimiz? Bu işi futbol federasyonuyla, bu ülkeyi yönetenler çözer. Bir de artık kimse dört büyük kulüp filan tanımıyor. İstiyorlar ki bir Fenerbahçe olsun, bir de Galatasaray. Beşiktaş’la Trabzonspor’un hakkını yiyorlar.
Trabzonspor’un şampiyonluklarından sonuncusuna şahit olmuş biri olarak bugün neyin eksik olduğunu düşünüyorsunuz?Kendi yıldızlarımızı yaratabiliriz. İstanbul’da acilen bir altyapı ve pilot takım kurmamız lazım. Burada 600 bin Trabzon kökenli insan yaşıyor, onların çocukları İstanbul’daki kulüplere gidiyor. Bunu yaparsak Trabzonspor ekolüyle büyüyen gençlerimiz olur.
Nedir bu Trabzonspor ekolü?Kazanmaya şartlanmış, çok hızlı oyun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Lütfen değerli yorumlarınızı bizlerle paylaşınız.