Zirveden eksiye, sıcaktan buz tutmaya 190 maç sonra 4 yemeye,
ya sonra:
Dipten geldik, fedasıydı,
menemeniydi, soğanıydı soğansızdı derken, giden onca teknik direktör, onca
futbolcu onca basketbolcu…Güneş, siyah beyaz renklere doğmuyordu. Yıllar geçti,
onca sene şampiyonluğu bırak ilk 3e zor girdik.
Tişörtler aldık, eleneceğimizi
bildiğimiz maçlara koştuk, ezeli rakip ebedi dost dediklerimiz çift kaşarlı
tost çıktı. Statlarını vermediler, kuyumuzu kazdılar.
Dedik ki; Fikret Orman takımı
kimseye yedirmez, hakkını arar, Tüpcüye bakkala çakkala borcu olanları niye var
lan bu borç diye hesap sorar, sordu evet, bakkalı çakkalı sordu esas çakalı
bıraktı, sorduğumuzda adamın elinde 100 milyon ₺ senet var nasıl sorayım dedi,
kendince haklıydı, alacaklıya sen bu alacağı neye vararak almak istiyorsun
sorusu elzemdi ama korkutucuydu. Derken Karadeniz üzerinden bulutlu bir haziran
ayı sabah Güneş doğdu. O’da eksikti, asiydi maviydi ama daha lig şampiyonluğu
daha hakemlere yenilmişliği daha içerden vurulmak nedir bilmiyordu,
öğrenecekti, kafasına dikiş, ağzına kelepçe hepsi nedir tek tek öğrenecekti ha
bir de taç hırsızlığını canlı yayında söyleyebilen Teknik Direktörüm diye Gonya
yolunda helak olanları tanıyacaktı. imParatorlar derin derin çalışıyor, futbol
hariç her şeyi kendine mubah görüyordu.
Biraz mirasa kondu Güneş Hoca,
Samet Aybaba’nın kısık gözleri arasında pişen Olcay ve Oğuzhan, Biliç döneminde
pas yapmayı öğrenen takımı kendi hücum futbolu, tutan transferler ile Beşiktaş
şahlanış devrine geçti.
Üst üste 2 şampiyonlukla birlikte
tarihinde hatta Türkiye tarihinde görülmemişi başarılara imza attı. Başarılara
aynı yerine yapılan dünyanın en güzel manzaralı stadı da eklendi. Her şey
güllük gülistanlıktı. Alice harikalar diyarına gitse yanına alacağı 3
futbolcuda Beşiktaş’ta oynuyordu, Sosa Gomez, Marcelo. Sonra ne mi oldu, sonra
Güneş kendini daha önce karşılaşmadığı şeylerle uğraşırken buldu. Büyük takım
çalıştırmadığı için yada Beşiktaş’ın neyle uğraştığını bilmediği için uğraştığı
şeyler futbolun önüne geçti.
Ekonomik olarak asgari ücretle
geçinen aileler gibi ertesi günü düşünmek zorunda olan Beşiktaş, elde avuçta
para eden ne varsa satmaya başladı. Ben bu şartlarla duramam diyen Eşyan ile
başlayan Sosa’nın şirret eşinden ve ben Robben’im lan benim burada ne işim var
deyip Westham’a koşan Töre ile birlikte çözülme başladı. Gidenlerin yeri
doldurulmaya çalışılıyordu fakat unutulan bir şey vardı! Gelen gideni
aratıyordu. Babel tutmuş gibi gözükse de Lens tutmadı, Abuabakar geç açıldı ama
elde tutulamadı, defansa aldığımız adamlar Marcelo gibi geriden oyun kuramadı.
Sonuç bu Vida, Necip defans hattı ile bir var bir yok Medel ile ben bu paraya
bu arada durmamam diyen Pepe ile 23 gol 26 puanla 6.7.8. sıraya geriledik.
Üstelik atamadığımız yerde haddinden fazla yemeye başladık, yediklerimiz
soyunma odasında dürüm ayran söyleyip hocaya bölmeyen Tolga’nın yedikleri
yanında az bile. Acılı şalgam niye söylemedin olum sen neyse.
Bilmem ne içerde olunca dikiş
tutmuyor tabi. Ahmet Nur Çebi gibi adamları sakalı bıyığı çıkmamış Beşiktaş
üstünden reklam yapma peşinde olanlara değişince içerideki çözülme ayyuka çıktı.
Fizik kuralları gereği kötüye daha kötüleri de eklenmeye başlandı. Güneş
hocanın düşüşü istediği futbolcuları alıp satmayan yönetimin başarısızlığı ile
başlarken, medya karşısında yalnız bırakılması, TV ekranlarına çıkıp kadromuz
yeterli demeçleri ile kuyusu kazılmaya başlandı haberlerini akıllara getirdi.
Hoca da geri zekâlı değilse yapılmaya çalışılanı anlamıştır sonuçta! BEN
HOCANIN YERİNDE OLSAM İLK YARI NEGREDO GİTTİĞİNDE SİZİN YAPACAĞINIZ İŞİ S….
DEYİP BIRAKIRDIM. AMA BIRAKMADI KARAKTERLİ ADAMMIŞ, NECİPTEN STOPER YARATIRIM
UMUDU İLE DİDİNİP DURDU, SANIRIM SONLARA DOĞRU ODA BIRAKTI.
Monaco elinde avucunda ne varsa
sattı faturayı da hocaya kesti, sonuç ligde 17. Sıradalar. Hoca Türkiye’nin
yerli en iyi hocalarından. Yerine gelen adam sihirli değneği yoksa çöpler ve
bitmişler yığınından en fazla geri dönüşüme 1 aylık geçici bir hazırlık
yapacaktır.
SAHİ ŞENOL GÜNEŞ GİDİNCE LENS
ROBBEN BABEL SALAH GÜVEN LEWANDOWKSKİ Mİ OLACAK.
Fikret Orman kibrinden ve
vasıfsız yöneticilerden vazgeçmediği sürece hiç biri olmayacak. Taraftar
taraftarlığını bilecek şeklindeki beyanatlardan yola çıkıp diyorum, hocayı
yeseniz ne olacak siz vasıfsızlar topluluğusunuz sayın yönetim.
Kim saygısızlık yapıyorsa
bonservisi ile gönderilmelidir,
Hoca ile en az 2 senelik yeni bir
anlaşma yapılmalıdır
Sözleşme yenileyeceklerse bir an
önce, yenilemeyeceklerse yallah başka kulübe. Zaten her türlü ilk 5’e
kalıyoruz.
Alt yapıda ışık saçan en az 3 4 genç
A takımda en az 5 6 ay sabredilmeli ve oynatılmalıdır.
Yardımcı antr. Çalışmıyorsa güle
güle denmelidir.
Maaşının karşılığını kim
vermiyorsa ilk fırsatta gereği yapılmalıdır.
Vasıfsız boş beleş iş bilmez
yöneticiler asla ama asla kulüpten içeri girmemelidir.
Oğuzhan acilen kız arkadaşı ile
barıştırılmalı yoksa görücü usulü ile evlendirilmelidir.
Olcay ağlayarak gittiği kulübe
geri dönmelidir, ruh yoksa forma hiç birşeydir.
Yoksa bu filmin sonunda bizde Muhterem
Nur bulamazsak seneye ilk iş kayyumdan toplarız kulübü. Şenol Hocayla konuşup
devam edecekse kafasını toplaması sağlanmalıdır. Gerekirse kendisine hamsi
takviyesi yapılmalıdır. HA DİYORSAKİ GUARDİOLA İLLE GELMEK İSTİYORMUŞ E GELSİN O ZAMAN STOPERİMİZ NECİP
ORTASAHAMIZDA OĞUZHAN.
Saygılarımla,
İnönü üst kale direği adına;
ERCAN NOGAY ALPER